Çekişmeli Boşanma Davası Nedir ?
Eşler birlikte ya da birisi boşanmaya karar verdikten sonra ister anlaşmalı olarak isterlerse çekişmeli olarak boşanma yoluna gidebilirler. Eşlerden birinin boşanmak istememesi, boşanma ya da ferileri konusunda anlaşma sağlanamaması durumunda çekişmeli boşanma davası gündeme gelir.
Türk Medeni Kanunun 166/3 maddesinde düzenlenmiş olan anlaşmalı boşanma davası dışındaki boşanma davaları çekişmeli boşanma davasının konusuna girer. Bunlar ;
Anlaşmalı Boşanma Davası Nedir ?
Anlaşmalı boşanma davası Türk Medeni Kanunun 166/3 maddesinde düzenlenmiş olup evlilik en az bir yıl sürmüş ise , eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmiş olması halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve bu durumda eşlerin boşanmasına karar verilir.
Bu durumda önemli olan husus tarafların bir protokol hazırlayarak üzerinde anlaşma sağladıkları hususları belirlemeleridir. Anlaşmalı boşanma protokolünde özellikle şu hususların belirtilmesi gerekir :
Boşanma Davası Nerde Açılır ?
Boşanma davasında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise eşlerin son defa altı ay birlikte oturdukları yer mahkemesinde veya taraflardan birinin yerleşim yerinde bulunan mahkemede açılmaktadır.
Boşanma Yerine Ayrılık Kararı Verilebilir mi ?
Taraflar dilerse boşanma yerine ayrılık kararı verilmesini talep edebilirler. Taraflar boşanma talep etmişlerse ayrılık kararı verilebilir ancak ayrılık talep etmişlerse boşanmaya karar verilemez. Hakim de boşanma kararı yerine ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu taktirde bir yıldan üç yıla kadar ayrılık kararı verebilir. Bu süreler kanun tarafından belirlendiği için arttırılıp azaltılamaz.
Ayrılık kararı verilen sürenin dolmasıyla kendiliğinden sona erer. Ortak hayat yeniden kurulamamışsa, eşlerden biri boşanma davası açabilir.
Tedbir Nafakası /Yoksulluk Nafakası / İştirak Nafakası Nedir ?
Boşanma davasından önce dava sırasında ya da davadan sonra maddi olarak zorluğa düşecek tarafa aylık olarak ödenmesi gereken para nafaka olarak adlandırılmaktadır.
Tedbir Nafakası; boşanma davasının açılmasıyla birlikte hakim tarafından hükmedilen ve gerekli görüldüğü hallerde dava sonucu kesinleşinceye kadar devam edebilen nafaka türüdür. TMK 169’da boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır denilerek eşlerden birinin maddi olarak zor durumda kalmasının önüne geçmek için dava süresince de nafaka bağlanabileceğini düzenlemiştir.
Yoksulluk Nafakası; yoksulluğa düşecek eş için verilen ve boşanma davası kesinleştikten sonra işlemeye başlayacak olan nafakadır. Kanunda, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir diyerek nafaka isteyecek tarafın kusurunun daha ağır olmaması şartı getirmiştir. Yoksulluk nafakasında kusurun daha ağır olmaması gerekirken tedbir nafakasında böyle bir şart bulunmamaktadır. Yani kusuru daha ağır olan eş dahi tedbir nafakası isteyebilir.
İştirak Nafakası; velayetin kendisine verilmeyen eş tarafından , müşterek çocuğun yetiştirilmesi, korunması, sağlık, eğitim ve eğitim giderleri için eşin mali gücü oranında , velayetin bırakıldığı tarafa ödenen nafaka türüdür. Bu nafaka türünde eşlerin kusur durumunun hiçbir önemi yoktur. Bu nafaka türündeki amaç ergin olmayan çocuğun yetiştirilmesi, sağlık barınma, eğitim vs. giderlerine velayet kendisine verilmeyen eşin mali gücü oranında katılmasını sağlamaktır. Mahkeme tarafından daha önce tedbir nafakası adı altında ödenmesine karar verilen nafakanın boşanma ya da ayrılık kararının kesinleşmesi ile birlikte iştirak nafakası şeklinde ödenmesine karar verilir.
Boşanma Davasında Tazminat ve Nafaka Miktarı Neye Göre Belirlenir ?
Tazminat ve nafakanın ayrı ayrı ele alınması gerekmektedir.
TMK 174. Maddesinde, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Maddi tazminat isteyen eşin kusursuz ya da daha az kusurlu olması gerekmektedir.
Maddi ve manevi tazminatta rakamın belirlenmesinde birçok neden etken olabilmektedir. Tarafların mali ve içtimai durumu, kusur oranı, maddi manevi zararın ağırlığı bunlardan en önemlileridir. Evlilik nedeniyle işi bıraktıysanız ve eski işinize devam etseydiniz kariyer veya mesleki beceriniz artmış olacağı için ve daha fazla gelir elde etme şansınız olacağı için bu durum bile etken olabilir.
Boşanma davasında nafaka miktarı ise öncelikle tarafların yaşadıkları hayat standartlarına göre belirlenir . Yine tarafların sosyal ve ekonomik durumları, eşlerin ya da müşterek çocukların ihtiyaçları göz önüne alınarak nafaka miktarı hesaplanır. Yargılama sırasında da hakim tarafından yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırması nafakanın miktarında belirleyici olmaktadır.
Tazminat ve Nafaka Nasıl Ödenir ?
Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.
İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
Çocuğun Velayeti Kime Verilir ?
Boşanma kararı alan eşlerin karşılaştıkları en önemli problemlerden biri, çocuğun velayetinin kime verileceğidir. Boşanma davalarında eşler kimi zaman karşı tarafa zarar vermek için çocuğun velayetini istemekte kimi zamanda karşı tarafın çocuğa iyi bir gelecek sağlayamayacağı düşüncesi ile velayetin kendilerine verilmesini talep ederler.
Velayet konusu çocuğun geleceğini ilgilendiren bir konu olduğu için karar verilirken birçok husus göz önünde bulundurulur. Zira çocuğun yaşı, ihtiyaçları, annesinin bakımına muhtaç olup olmadığı, anne babanın yaşantısı, maddi durumları, çocuğun isteği gibi hususlar göz önüne alınarak gerekirse bilirkişiden rapor alınarak ve çocuğun da görüşü alınarak bir karar verilir. Örneğin bir yaşındaki çocuk annesinin bakımına ihtiyaç duyduğundan velayetin anneye verilmesi daha doğru olur.
Boşanma Davası Ne Kadar Sürer ?
Boşanma davasının anlaşmalı ya da çekişmeli olmasına göre yargılama süresi değişir. Anlaşmalı boşanma davası tek celsede bitebilirken çekişmeli boşanma davasında yazılı yargılama usulü uygulandığından öncelikle dilekçeler aşaması tamamlanır sonrasında ise tahkikat aşamasına geçilir. Yani dava dilekçesi ile mahkemeye başvuran kişinin dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilir, davalı taraf cevap verir ve bu aşama iki kez tekrarlanır. Yani davacının da davalının da ikişer dilekçe verme hakkı bulunmaktadır. Sonrasında ise duruşma açılır, deliller toplanır, tanıklar dinlenir, tarafların ekonomik sosyal durum araştırması, çocuğu velayeti gibi uzmanlık gerektiren konularda bilirkişiden rapor alınır ve sonrasında karar verilir. Yargılamanın süresi durumdan duruma değişiklik göstermekle beraber ortalama bir yıl gibi bir sürede karar verilebilir.
Boşanma Davasına Katılmak Zorunlu mudur ?
Davacı taraf, duruşmaya katılmaz ve duruşmada kendisini bir avukat ile de temsil ettirmezse, açmış olduğu boşanma davası müracaata bırakılır. Yani, dava 3 ay içinde yenileninceye kadar işlemden kaldırılır. Dava, 3 ay içinde yenilendiği takdirde, kaldığı yerden devam eder. İşlemden kaldırıldıktan sonra 3 ay içinde yenilenmeyen dava açılmamış kabul edilir.
Davalı taraf, duruşmaya gelmezse ve duruşmada kendisini bir avukat ile temsil ettirmezse, dava yokluğunda görülmeye devam edilir. Davalı, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz hakkını kaybeder.